KÖK ŞAKRA (MULADHARA)

istockphoto-1397061159-612x612-cvb

Sanskritçe adı "Muladhara" olan bu ilk güç merkezimizin bulunduğu yer, insanın kuy­ruk sokumu veya cinsel organı hizasıdır. Kırmızı renkli bu enerji merkezi, hayat enerjisinin temininden, hayatta kalma dürtülerinden ve hayatın devamım sağlayan üre­me yani cinsel dürtülerden sorumludur. Canlı olmak onun sayesinde mümkündür.

İlk şakra olan Muladhara şakra, hayatın ve tekamülün yakıtı olan "hayat enerjisinin" bedene çekilip alındığı mıknatıs merkezidir. Bu şakra bir ağacın kökü durumundadır ve kök sağlıklı olmadığı sürece ağacın gelişmesi nasıl beklenemezse, ancak kök şak­ranın sağlıklı olmasıyla ruhsal gelişim mümkündür. Bu merkez, irtibatta olduğu ilahi gücü cezbeder ve aynen bir mıknatıs gibi çalışır. Ancak şakranın çekim gücünü ve sağlığını olumsuz yönde etkileyen fak­tör bulunduğu bölgedeki, şehvetin, yol aç­tığı fazla harcamalardır. Tekamülün yakıtı olan "hayat enerjisi" bu yolla israf edilebil­diği için, bütün ruhsal disiplinler ve dinler aşırı şehveti dizginleme gayreti içine gir­mişlerdir. Anlatımları "günah" tarzındadır. ancak zaten tekamüle engel olan her şey günah sıfatı altında toplanabilir.

Güçlü bir kök şakra, tekamül için çok önemlidir ve insanın hayatta kalmasıyla ilgili yönetici merkez olduğundan dolayı; mesela acıkma duygusunu, susama duygusunu verir. Nefes alma refleksini yönetir. Tehli­keli yerlerde korkuyu, emniyette olma arzusunu ve hayatın devamım sağlayan cinsel arzuyu veren, bedenden ve hayattan so­rumlu güç merkezidir.

Tüm mevcudiyetiyle bedensel ve yaşamsal ihtiyaçlara ait olan bu merkezin aşırı tesirinden. daha yukarı seviyelere yükselerek özgürleşememiş bir varlık, alabildiğine tüm dikkatiyle bedensel arzu ve ihtiyaçlarına yönelik otomatik bir yaşam seviyesi sergi­ler.

Bu ilk şakranın baskın tesiri altındaki ilkel realite, insanın, aşırı kendini koruma duygusu taşıdığı, kendini vücut duygularıyla ifade ettiği ve vücut duygularıyla tatmin ol­duğu seviyedir. Vücuda ve ego arzularına kilitlenmiş bir şuur ile damak lezzeti ve iş­tahın çekimindedir. Daima tatmin için, an be an değişen şuur faaliyeti ile, bir konuya devamlı konsantre olmayan kişilik sergiler. Mutluluğu: bedensel tatminlerde, elde et­mede, sahip olmada, 5 duyuya hitap eden eylemlerde arar. Ona, vurdukırdılı ve kanlı, dehşet filmleri hitap eder. Yediği, tuttuğu, aldığı, güç harcadığı, koştuğu, yakaladığı, alt ettiği ile keyiflenir. Kendini bedeni sanır ve sadece görüp tuttuğuna inanır. Beden­sel güce ve güzelliğe hayrandır. "Rambo" türü tiplemeler gibi olabilmek onun rüyala­rım süsler. Tanrıyı, insan gibi çok güçlü bir varlık olarak hisseder; Tanrının cezalandırmasından çekindiği için iyi olmaya gayret gösterir. Ceza ve korkutma ile terbiye edi­len realitedir. Birlik bilincinden çok uzak olduğu için "ben ve diğerleri" tarzında devamlı "düalite" yaşantısındadır. Herkes ona rakiptir. Kimseye güvenemez. "Babana bile güvenme" felsefesini güder. Devamlı surette hayat garantisi ve güvence arayışı içindedir. Mültimilyarder olsa da yine gü­vence ve üstünlük arayışı sona ermez. Hırs, ihtiyaç, tatminsizlik, endişe, güvenmeyiş ve dolayısıyla mutsuzluk realitesi ilk şakranın doğal halidir. Bu realitenin dinsel anlayışı Tanrıdan korkma ve biçimsel din tarzındadır. Kurban, tören, vahşi danslar ve şekilcilikte ifade bulur. Ancak 4. şakrada yaşanacak olan "sevgi"den henüz çok uzaktadır. Kazancının ve çıkarının olduğu kimselere ihtiyacı olduğu kişilere duyduğu çekilişi sevgi sanır, fakat menfaatine dokunanlara veya ihtiyacını vermeyenlere tam bir düşman kesilir. Bedensel otomatizasyon içindedir ve adeta ihtiyaç düğmelerine basılarak yönetilen bir robot varlıktır.

Tasavvufta bütün bu şakra basamaklarından geçmekte olan ruh varlığa "nefsi natı­ka" adı verilir ve bu ilk basit realitedeki durağın adı; "nefsi emmare"dir. Yani emre­den nefs. Tasavvufta kısaca şöyle tarif edi­lir: "Bedeni hazlara meyilli, lezzet ve şeh­vet tutkunu hayvani nefs. Şahsiyet, bu em­reden nefsin hükmü altındadır. Arzu vasıflı­dır."

Kur'anda, Yusuf Suresi (11.) ayet 53'de "nefsi emmare"den bahsedilir.

Bu vasıflar bilinince, insanların hangi şakra tesiri seviyesinde olduklarını fark etmek de kolay olacaktır ve şunu da belirtmede yarar var ki; dünyada ilkel şakra insanları çoğun­lukta bulunduğundan dolayı, en çok insana hitap edebilme yarışı içindeki TV kanalları. bu sebepten dolayı şiddeti, seksi ve çarpıcı heyecanı öne almaktadırlar.

 

 

Dünya planetinin giderek bir dönüm noktasına yaklaşmak­la  olduğu şu kritik zaman diliminde insanın en önemli ihtiyacı bilgelik yönündedir. Bu gelişim ona, olup bitenin farkında olarak ayakta kalabilmek imkanını verecek olan­dır. Ve yegane ihtiyacımız; daha yüksek vibrasyondur! Yüksek vibrasyon demek, yüksek realite, yüksek moral, özgürlük duygusu, cesaret, mutluluk, sevgi, sağlık ve başarı demektir. Yüksek gerçeklerin farkında olarak yaşanan, yüksek kaliteli bir yaşam demektir. Yüksek vibrasyon; bilgelik demektir. Yüksek vibrasyonu ya­şamak ise, yüksek şakraların aktivasyonu, yani yukarıdaki şakraların realitesi ile ahenk içine girilmiş yaşam demektir.

Daha önce genel olarak ele aldığı­mız ve sonra ilk şakranın ayrıntılı incele­nişini takip eden bu kısımda, ikinci şak­ranın görevini ve onun ahengi içindeki in­sanın karakter yapısını inceleyerek başlayalım.

istockphoto-1397061159-612x612-cvb

 

yunusyoga@gmail.com