KÖK ŞAKRA (MULADHARA)
Sanskritçe adı "Muladhara" olan bu ilk güç merkezimizin bulunduğu yer, insanın kuyruk sokumu veya cinsel organı hizasıdır. Kırmızı renkli bu enerji merkezi, hayat enerjisinin temininden, hayatta kalma dürtülerinden ve hayatın devamım sağlayan üreme yani cinsel dürtülerden sorumludur. Canlı olmak onun sayesinde mümkündür.
İlk şakra olan Muladhara şakra, hayatın ve tekamülün yakıtı olan "hayat enerjisinin" bedene çekilip alındığı mıknatıs merkezidir. Bu şakra bir ağacın kökü durumundadır ve kök sağlıklı olmadığı sürece ağacın gelişmesi nasıl beklenemezse, ancak kök şakranın sağlıklı olmasıyla ruhsal gelişim mümkündür. Bu merkez, irtibatta olduğu ilahi gücü cezbeder ve aynen bir mıknatıs gibi çalışır. Ancak şakranın çekim gücünü ve sağlığını olumsuz yönde etkileyen faktör bulunduğu bölgedeki, şehvetin, yol açtığı fazla harcamalardır. Tekamülün yakıtı olan "hayat enerjisi" bu yolla israf edilebildiği için, bütün ruhsal disiplinler ve dinler aşırı şehveti dizginleme gayreti içine girmişlerdir. Anlatımları "günah" tarzındadır. ancak zaten tekamüle engel olan her şey günah sıfatı altında toplanabilir.
Güçlü bir kök şakra, tekamül için çok önemlidir ve insanın hayatta kalmasıyla ilgili yönetici merkez olduğundan dolayı; mesela acıkma duygusunu, susama duygusunu verir. Nefes alma refleksini yönetir. Tehlikeli yerlerde korkuyu, emniyette olma arzusunu ve hayatın devamım sağlayan cinsel arzuyu veren, bedenden ve hayattan sorumlu güç merkezidir.
Tüm mevcudiyetiyle bedensel ve yaşamsal ihtiyaçlara ait olan bu merkezin aşırı tesirinden. daha yukarı seviyelere yükselerek özgürleşememiş bir varlık, alabildiğine tüm dikkatiyle bedensel arzu ve ihtiyaçlarına yönelik otomatik bir yaşam seviyesi sergiler.
Bu ilk şakranın baskın tesiri altındaki ilkel realite, insanın, aşırı kendini koruma duygusu taşıdığı, kendini vücut duygularıyla ifade ettiği ve vücut duygularıyla tatmin olduğu seviyedir. Vücuda ve ego arzularına kilitlenmiş bir şuur ile damak lezzeti ve iştahın çekimindedir. Daima tatmin için, an be an değişen şuur faaliyeti ile, bir konuya devamlı konsantre olmayan kişilik sergiler. Mutluluğu: bedensel tatminlerde, elde etmede, sahip olmada, 5 duyuya hitap eden eylemlerde arar. Ona, vurdukırdılı ve kanlı, dehşet filmleri hitap eder. Yediği, tuttuğu, aldığı, güç harcadığı, koştuğu, yakaladığı, alt ettiği ile keyiflenir. Kendini bedeni sanır ve sadece görüp tuttuğuna inanır. Bedensel güce ve güzelliğe hayrandır. "Rambo" türü tiplemeler gibi olabilmek onun rüyalarım süsler. Tanrıyı, insan gibi çok güçlü bir varlık olarak hisseder; Tanrının cezalandırmasından çekindiği için iyi olmaya gayret gösterir. Ceza ve korkutma ile terbiye edilen realitedir. Birlik bilincinden çok uzak olduğu için "ben ve diğerleri" tarzında devamlı "düalite" yaşantısındadır. Herkes ona rakiptir. Kimseye güvenemez. "Babana bile güvenme" felsefesini güder. Devamlı surette hayat garantisi ve güvence arayışı içindedir. Mültimilyarder olsa da yine güvence ve üstünlük arayışı sona ermez. Hırs, ihtiyaç, tatminsizlik, endişe, güvenmeyiş ve dolayısıyla mutsuzluk realitesi ilk şakranın doğal halidir. Bu realitenin dinsel anlayışı Tanrıdan korkma ve biçimsel din tarzındadır. Kurban, tören, vahşi danslar ve şekilcilikte ifade bulur. Ancak 4. şakrada yaşanacak olan "sevgi"den henüz çok uzaktadır. Kazancının ve çıkarının olduğu kimselere ihtiyacı olduğu kişilere duyduğu çekilişi sevgi sanır, fakat menfaatine dokunanlara veya ihtiyacını vermeyenlere tam bir düşman kesilir. Bedensel otomatizasyon içindedir ve adeta ihtiyaç düğmelerine basılarak yönetilen bir robot varlıktır.
Tasavvufta bütün bu şakra basamaklarından geçmekte olan ruh varlığa "nefsi natıka" adı verilir ve bu ilk basit realitedeki durağın adı; "nefsi emmare"dir. Yani emreden nefs. Tasavvufta kısaca şöyle tarif edilir: "Bedeni hazlara meyilli, lezzet ve şehvet tutkunu hayvani nefs. Şahsiyet, bu emreden nefsin hükmü altındadır. Arzu vasıflıdır."
Kur'anda, Yusuf Suresi (11.) ayet 53'de "nefsi emmare"den bahsedilir.
Bu vasıflar bilinince, insanların hangi şakra tesiri seviyesinde olduklarını fark etmek de kolay olacaktır ve şunu da belirtmede yarar var ki; dünyada ilkel şakra insanları çoğunlukta bulunduğundan dolayı, en çok insana hitap edebilme yarışı içindeki TV kanalları. bu sebepten dolayı şiddeti, seksi ve çarpıcı heyecanı öne almaktadırlar.
Dünya planetinin giderek bir dönüm noktasına yaklaşmakla olduğu şu kritik zaman diliminde insanın en önemli ihtiyacı bilgelik yönündedir. Bu gelişim ona, olup bitenin farkında olarak ayakta kalabilmek imkanını verecek olandır. Ve yegane ihtiyacımız; daha yüksek vibrasyondur! Yüksek vibrasyon demek, yüksek realite, yüksek moral, özgürlük duygusu, cesaret, mutluluk, sevgi, sağlık ve başarı demektir. Yüksek gerçeklerin farkında olarak yaşanan, yüksek kaliteli bir yaşam demektir. Yüksek vibrasyon; bilgelik demektir. Yüksek vibrasyonu yaşamak ise, yüksek şakraların aktivasyonu, yani yukarıdaki şakraların realitesi ile ahenk içine girilmiş yaşam demektir.
Daha önce genel olarak ele aldığımız ve sonra ilk şakranın ayrıntılı incelenişini takip eden bu kısımda, ikinci şakranın görevini ve onun ahengi içindeki insanın karakter yapısını inceleyerek başlayalım.